Roma Uygarlığı

Roma Uygarlığı:

Arkeolojik araştırmalar, Apenin Yarımadası'nda bulunan İtalya'da uygarlığın Orta Taş Çağından itibaren başladığını ortaya koymuştur. Bu yarımada, MÖ 3000'lerde Yeni Taş Çağını yaşamış ve zaman içerisinde büyük göçler almıştır. İtalya'ya göç eden kavimlerin en eskileri İtaliklerdir. Daha sonra buraya Etrüskler gelmişlerdir. Bu göçler, Fenikeliler ile Yunanlıların kurdukları kolonilerle devam etmiştir.

İtalya Yarımadası ve Akdeniz çevresinde kurulan büyük bir uygarlığa adını veren Roma şehri, MÖ 753 yılında Romulus tarafından kurulmuştur. Başlangıçtan MÖ 510 yılına kadar Roma, krallık ile yönetilmiştir Krallık döneminde, kral ihtiyarlar meclisi tarafından teklif edilmiş, "kuria" adı verilen halk meclisi tarafından seçilmiştir Kral senatoya karşı sorumludur.

Roma toplumu patriciler, plepler ve köleler olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır. Patriciler, Romalı soylulardan meydana gelmiştir. Mülkiyet, devlet memuru ve asker olabilme hakkına sahiptiler. Sosyal yaşam açısından diğer sınıflarda yer alanlara göre daha rahattılar Roma'ya sonradan gelip yerleşenler plepleri oluşturmuştur. Plepler, hiçbir siyasi hakka sahip değillerdir. Daha çok hayvancılık, tarım, ticaret vb. işlerle uğraşmışlardır. Köleler ise Roma'nın işgali altındaki ülkelerden getirilmişlerdir patricilerin evlerinde hizmetçilik ya da uşaklık, tarlalarda işçilik ve kâhyalık gibi işler yapmışlardır. Hiçbir hakkı olmayan bu sınıf, efendisinin her istediğini yapmak zorunda kalmıştır. Eğlence maksadıyla vahşi hayvanlarla dövüştürülmüşlerdir Sınıfsal ayrım yüzünden kötü şartlarda yaşayan köleler, zaman zaman yönetime karşı ayaklanmışlardır.

MÖ 510 yılında krallık yönetimine son verilerek Cumhuriyet Dönemine geçilmiştir. Roma'da Cumhuriyet Döneminde devlet konsül adı verilen iki yüksek memur tarafından yönetilmiştir. Konsüller, bir yıllık süreyle görevlendirilmişlerdir Konsüller birbirlerine ve senato adı verilen meclise karşı sorumluydular. Konsüllerin başlıca görevleri, orduya komuta etmek, gerektiğinde senatoyu toplantıya çağırmak, vergi sistemini düzenlemek ve vergilerin toplanmasını sağlamaktır.

Cumhuriyet Döneminde Roma, genişleyerek İtalya Yarımadası'nı ve Akdeniz'in batısında bulunan yerleri hâkimiyeti altına almıştır Daha sonra Makedonya, Suriye ve Mısır'ı zapteden Roma, Doğu Akdeniz'in fethini tamamlamıştır. Sınırların genişlemesinde düzenli Roma ordusunun etkisi büyüktür. Roma ordusu yaya ve atlı askerlerden oluşmıfştur Ordunun temelini lejyonlar (askerî birlikler) meydana getirmiştir.

Roma'nın geniş bir coğrafyaya hakîm olması, sosyal yapının ve düzeninin bozulmasına neden olmuştur. Patriciler zamanla zenginleşirken plepler ve köylüler yoksullaşmalardır Bu nedenle pleplerle patriciler arasında uzun süren çatışmalar ortaya çıkmıştır. Bu çatışmaların sonucunda plepler ile patriciler arasındaki sınıfsal farklılıkları ortadan kaldırmak için "On İki Levha Kanunları" adıyla bilinen hukuki düzenlemeler yapılmıştır Pleplere de memur ve asker olma hakkı tanınmıştır Buna benzer düzenlemelerle Roma hukuku birçok devlete örnek olmuştur.

Roma'da çıkan sınıfsal çatışmalara dıştan gelen saldırılarda eklenince bu durumdan yararlanan bazı komutan ve konsüller yönetimi ele geçirmek istemişlerdir. Bunlardan bir tanesi de Jüll Caesar (Sezar)'dır Jüll Caesar ile Roma'da Cumhuriyet Dönemi sona ermiştir.

JULIUS CAESAR:

Julius Caesar, MÖ 101 yılında Roma'da soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.Yirmi yaşlarındayken siyasi nedenlerle Roma'dan kaçmak zorunda kaldı. Daha sonra Roma'ya dönen Caesar kırk bir yaşına geldiğinde, Roma'nın seçkin kişilerinden biri olmuştu. Dönemin ünlü generalleri ile anlaşarak kendisini konsül (devlet başkanı) seçtirtti. Galya (Fransa) valiliğini de üzerine aldı. Caesar'ın, Galya valisi olarak Roma'dan uzaklaşması senatonun işine geldiğinden bu duruma ses çıkarmadılar.

Caesar'ın amacı, Galya'da kendine bağlı bir ordu kurmak ve Roma'nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. Konsüllük süresi bir yıl sonra bitince Caesar Galya'ya gitti ve sekiz yılda bütün Galya'yı Roma İmparatorluğu sınırları içine kattı.

MÖ 50'de Caesar ordusuyla, Roma üzerine yürüyüşe geçti. Caesar'ın bu hareketi kısa süre içinde bütün Roma İmparatorluğu na yayılarak, bir iç savaş hâline geldi. Savaşı kazanan Caesar, Roma'ya hâkim oldu. Caesar, kendisini senatoya önce bir, sonra on yıllığına ve aradan çok geçmeden de, ömür boyunca diktatör seçtirtti. Ayrıca Caesar'ın toprak reformu, eyaletlerde koloniler kurulması gibi yoksullar yararına aldığı önlemler senatonun tepkisini çekti. Sonunda, soylular Caesar'ı öldürmek için gizli bir örgüt kurdular. Bu örgüte, Casear'ın evlatlığı bazı kaynaklara göre de öz oğlu Brütüs de girmişti.

Caesar, senatoda, suikastçılar tarafından öldürüldü. Suikastçılar Caesar'ın ölümünden halkın sevinç duyacağını sandılar. Fakat Roma halkı bu durum karşısında umulanın aksine ayaklandı. Bunun üzerine Caesar'ın katilleri Roma'dan kaçtılar ama peşleri bırakılmadı. Bunlardan, Caesar'ın çok sevdiği Brütüs, Makedonya'da yakalanacağını anlayınca intihar etti.

Sabahat Atlan ,Roma TarihininAna hatları, s.135-176 dan yararlanılmıştır.

Roma'da MÖ I. yüzyılın sonlarında Cumhuriyet Dönemi sona ermiş ve MÖ 27 yılında Oktavianus (Oktavyanus)'aAugustus (Agustus) unvanı verilerek “İmparatorluk Dönemi” başlamıştır. Bu dönemde iç güvenlik sağlanarak halkın refah seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Ancak III. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu gücünü kaybetmeye başlamıştır. Merkezî otoritenin zayıflaması, Kavimler Göçü, savaşların uzun sürmesi ve iç karışıklıklar gibi nedenler imparatorluğun 395 yılında ikiye bölünmesine neden olmuştur. Bu bölünme sonucunda Başkenti Roma olan Batı Roma İmparatorluğu ile başkenti İstanbul olan Doğu Roma(Bizans) İmparatorluğu kurulmuştur. 476 yılında kuzeyden gelen barbar kavimlerinin saldırılarıyla Batı Roma yıkılmıştır.

Romalılar ilk dönemlerde tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır. Zamanla Akdeniz ve çevresinin Roma egemenliğine girmesi Roma'nın zenginleşmesini sağlamıştır. Yapılan yollar sayesinde ticaret gelişmiştir. Roma uygarlığı, mimari ve sanatsal açıdan büyük bir gelişme göstermiştir.

Romalılar, Yunan tiyatrolarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Çeşitli yarışlar ve gösteriler için kullanılan amfi tiyatrolar, hayvan ve insan dövüşlerinin yapıldığı bir alan olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılarda kemerli ve kubbeli yapım tekniği büyük ölçüde geliştirilmiştir İç mekânı ön plana çıkaran ve anıtsal bir yapı özelliği kazandıran bir üslup benimsenmiştir. Romalıların geliştirdikleri mimari üslup günümüze kadar varlığını korumuştur. Romalılar, çok tanrılı inanca sahip olup Yunan tanrılarını benimsemişlerdi. Tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdi.

Hristiyanlık, 313 yılında serbest bırakılmış, 381'de de devletin resmî dini hâline getirilmişti.

Latince konuşan Romalılarda edebiyat Yunan edebiyatının etkisinde gelişmiştir.

Romalılar, özellikle tarih yazıcılığı ve hitabet sanatında büyük gelişme göstermişlerdir .Çiçero Romanın Yetiştirdiği bir hatiptir.

ROMALININ BİR GÜNÜ:

Romalılar erken kalkarlardı. Sabah kahvaltısı, Romalılar için pek önemli sayılmazdı. Evin beyi kahvaltıdan sonra çalışma odasına geçerdi. Sabahın en önemli olayı himaye edilenlerin hamilerine saygılarını sundukları ve çeşitli isteklerini dile getirdikleri “selamlama ziyareti” idi. Sonrasında ise genellikle villanın ön tarafında yer alan dükkânlarına uğrarlardı.

Çocukların eğitimi okuma, yazma ve hesap yapma becerilerinin geliştirilmesinden ibaretti. 16 yaşından sonra hitabet eğitimi verilirdi. Evin çocukları okuldan eve geldiklerinde ya hafif bir şeyler yer ya da villalarının bahçelerinde hemen oyuna dalarlardı.

Evin hanımı ise kahvaltıdan sonra uzun süren bir makyaj yapar, daha sonra arkadaşlarına giderdi. Öğle yemeği buğday veya arpa ekmeği, et veya balık, sebze ve peynir gibi hafif yiyeceklerle geçiştirilirdi. İçecek olarak da su, ballı su içilirdi.

Öğleden sonra dinlenmede geçen süreye “siesta” adı verilirdi. Romalılar siesta ile hem sıcaktan korunur hem de egzersiz ve banyoyla geçirilecek olan öğleden sonraya hazırlanırlardı. Hamamlar, Romalıların günlük hayatında önemli yer tutan mekânlardı. Sadece temizlik için değil sosyal, kültürel ve eğitim faaliyetlerinin yapıldığı bir kulüp şeklinde düzenlenmişti. Okumak, dinlenmek, gezinmek, müzik resitalleri dinlemek ve sohbet için odalar ayrılmıştı. Hamamdan sonra çeşitli tahta oyunları oynanırdı. Romalılar oyundan başka, gladyatör yarışlarını, vahşi hayvan avlarını, at ve araba yarışlarını izlerlerdi. Kültüre düşkün olanlar ise tiyatroya gitmeyi, müzik dinlemeyi ve kitap okumayı tercih ederlerdi.

Birçok kültürde olduğu gibi Roma kültüründe de akşam yemeği önemli bir yere sahipti. Mutfak çalışanları misafirlerin statülerine göre sade ya da gösterişli yemekler hazırlarlardı. Misafirlere yemek servisi köleler tarafından yapılırdı. Yemekte oturma düzeni sosyal statüye göre belirlenirdi. Yemek sonrasında düzenlenen eğlencelerden bazıları müzik, okuma, dans ve akrobasi gösterileri idi.


Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol