Tarih

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ



Tarihin Tanımı: İnsan topluluklarının geçmişte meydana getirdikleri olay ve olguları; yer ve zaman göstererek, sebep ve sonuç ilişkileriyle açıklayan bilim dalıdır.

Tarihin Konusu: Tarih her yönüyle insanlığın geçmişini inceler. Geçmişe ait olay ve olguları inceler.
Olay: Bir anda ortaya çıkan gelişmelere olay denir. Örneğin; Malazgirt Savaşı bir olaydır.

Olgu: Belirli bir süreç içinde meydana gelen gelişmelerdir. Örneğin; 

Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’nun Türkleşmesi bir olgudur. 

NOT: Tarih içerisindeki tüm gelişmeler olay ve olgu ilişkisi içinde gerçekleşir.

Tarihin Amacı: Tarih insan topluluklarının geçmişini inceler. Bugünü açıklar. Geleceğe ışık tutar. Tarih, milletlerin hafızasıdır. Geçmişle bugün arasında köprü kurar. Millet olma şuuru tarih öğrenilerek kazanılır. Tarih geçmişin acı olaylarından ders almamızı sağlar. Geçmişin bilgi birikimini bugüne taşır.

Tarihin Yöntemi: Tarih bilimi yaşanan olayların belgelerini değerlendirmeye dayalı bir yöntem izler. Tarih, deney ve gözlem metodu kullanmaz. Çünkü geçmişte yaşanan olaylar tekrarlanamaz. Anacak belgeleri bulunabilir.

Tarihçi öncelikle inceleyeceği konunun belgelerini bulur. Belgeleri topladıktan sonra tasnife tabi tutar. Belgelerin güvenirliğini belirlemek için “Tenkide” tabi tutar. Son aşamada “Sentez”(Terkib) işlemi yapılır. Yani belgeler yorumlanarak kitap yazılır.

NOT: Tarihi olaylar gününüzün değer yargıları ile açıklanamaz. Meydana geldiği dönemin değer yargıları ile açıklanmalıdır. 

Tarihçi belgelere dayanmadan yorum yapamaz, yorumlarına hislerini katamaz. Tarihçi tarafsız olmalıdır. 

İnsanlardan kalma her maddi değer tarih için belgedir. Belgeler yazılı veya yazısız olabilir, yazılı olanlar daha değerlidir. Tarih yazıyla başlar sözü yazının önemini açıklar. Olayların içinde yer alan insanların bıraktığı belgeler birinci elden belgelerdir. İkinci elden belgelerden de yararlanılır.

Tarihi olaylar bir defa yaşanır. Tarihin yasası yok fakat tarih biliminin kendine özgü yasası vardır.
Yazılış Şekillerine Göre Tarih Çeşitleri : 

1- Hikayeci Tarih: En eski tarih yazım şeklidir, olayları hikaye biçiminde anlatır. Söylentilere ve mitolojik anlatımlara dahi yer verir. Olaylarda sebep-sonuç ilişkisi aranmaz. Bu tarzın öncüsü Heredot tur. Heredot tarihin babası sayılır. 

2- Öğretici Tarih: Önemli liderlerin hayatlarını duygusal boyutta öğretmeyi amaçlar. Kişilerin toplumları için yaptığı hizmetleri anlatır. Onların ahlak, cesaret ve fedakarlıkları övülür. 

3- Sosyal Tarih: Toplumun örf ve adetleri, dini inancı, aile yapısı, hukuk anlayışı vs. incelenir, öğretici tarihin duygusal yönlerinden uzaklaşmıştır.

4- Neden Nasılcı Tarih: Günümüzün tarih anlayışıdır. Olaylar sebep ve sonuç ilişkisiyle açıklanır. Yer ve zaman belirtilir. Tarafsızlık vardır.
Tarihin Tasnifi: Tarihçiler insanlık tarihini tüm yönleri ile bir bütün halinde inceleyemedikleri için tasnif yöntemine başvurmuşlardır. 
Tasnifin amacı; araştırma ve öğrenmede kolaylık sağlamaktır. Üç çeşit tasnif vardır:
a)Zamana Göre(Uzunluğuna) Tasnif: Belirli bir zaman dilimi içerisindeki olaylar incelenir. Tarihin çağlara ayrılması zamana göre tasniftir.

b)Mekana Göre(Enine) Tasnif: Belirli bir coğrafya üzerindeki olaylar incelenir. Örneğin; Avrupa tarihi, Anadolu tarihi vs. 

c)Konuya Göre(Derinliğine) Tasnif: Bu tasnif şeklinde sınırlı bir konu ayrıntılı bir şekilde açıklanır. Örneğin; Malazgirt Savaşı, Tanzimat Fermanı vs.

NOT: Olaylar birbirinin sebep ve sonuç şeklinde geliştiği için tasnif bütünlüğü bozar, pratik faydası vardır. Ancak bilimsel değildir. Tasnifin olumsuz yanları vardır.

Tarihe Yardımcı Bilimler :
       Bütün bilim dalları birbirlerinden yararlanırlar. Tarihte diğer bilimlere bilgi aktarır. Aynı zamanda diğer bilimlerden bilgi alır. Bu bilim dalları şunlardır:
       Arkeoloji: Kazı bilimidir. Toprak altında kalan tarihsel kalıntıları yüzeye çıkartır.

Yazının bulunmasından önceki insanlık tarihini aydınlatmada en önemli bilim dalı arkeolojidir.
Etnoğrafya: Milletlerin öz kültürlerini, örf ve adetlerini inceler.(Bu bilim dalı tarih öncesinde de inceleme yapabilir.)

Filoloji: Dil bilimidir. Milletlerin dillerini inceler. Ölü ve yaşayan diller bilinmeden insanlık tarihi aydınlatılamaz. Milletlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin anlaşılmasında dil bilimi önemli rol oynar.
Paleoğrafya: Eski yazıları ve alfabeleri inceler.
Epikrafi (Kitabeler İlmi): Yazılı kitabe ve anıtları inceler. Örneğin; Orhun Anıtlarını epikrafi inceler.
Kronoloji: Takvim bilimidir. Olayların zamanını tespit eder. Bir olayın zamanı belli değilse tarihi değeri yoktur.
Nümizmatik: Paralar ilmidir. Paralar; devletlerin ekonomisi, sanatı ve olayların tarihi hakkında bilgiler verir.
Diplomatik: Devletlerin resmi belgelerini inceler. Uluslar arası anlaşmaları inceler.

Antropoloji: Irkların özelliklerini ve ırkların yer yüzüne dağılışlarını inceleyen bilim dalıdır.
Toponomi: Yer adlarını inceler.
Heraldik: Armalar ilmidir.

Sigilografi: Mühürleri inceler.
Kimya: Karbon 14 metodu ile tarihi kalıntıların yaşları belirlenir.
Sosyoloji, psikoloji, edebiyat vs. bilimlerde tarihe yardımcı olur.

Tarihin Kaynakları:
a)Yazısız Kaynaklar: İnsan ve hayvan fosilleri, silahlar, kullanılan araçlar ve gereçler, mezarlar, mimari eserler, şiirler, destanlar, heykeller vs.
NOT: Tarih öncesi çağlar yazısız belgelerle aydınlatılır. Çünkü yazı yoktur.
b)Yazılı Kaynaklar: Yazılı anıtlar, kitabeler, vakfiyeler, yıllıklar, anılar, diplomatik belgeler, fermanlar, kitaplar, dergi ve gazeteler vs.
NOT: Yazılı belgeler olayları aydınlatmada daha güvenilir kaynaklardır.

 
ÇAĞLAR ŞEMASI
 TARİHİN ÇAĞLARA AYRILMASI
         Yazının bulunması tarihin çok önemli bir olayıdır. Yazı uygarlığın gelişimini hızlandırmıştır. Tarihçiler; insanlık tarihini yazının bulunmasına göre ikiye ayırmışlardır. Yazının bulunmasından önceki döneme “Tarih öncesi(Prehistorya)”, yazının bulunmasından sonraki döneme ise “Tarih çağları” denilmiştir. 

İNSANLIK TARİHİNİN ÇAĞLARA AYRILMASI 
TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR

Taş Devri 

Eski Taş Orta Taş Yeni Taş(Cilalı Taş)

(Paleolitik) (Mezolitik) (Neolitik) 

Maden Devri 

Kalkolitik Tunç Demir
Tarih Öncesi: Sümerlerin yazıyı kullanmasından önceki dönemi kapsar. 

TARİH ÇAĞLARI(Yazının bulunuşu ile başlar)

İlk Çağ         Orta Çağ               Yeni Çağ            Yakın Çağ 
M.Ö 3200         375                     1453                     1789

A)Taş Devri:

a)Eski Taş (Paleolitik): 600.000-10.000 yılların arasında yaşanan devirdir. İnsanlık tarihinin en uzun dönemidir. Bu dönemde insanlar açık arazide yaşıyorlardı. Geçimlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağlıyorlardı. Devrin sonlarına doğru dünyayı buzullar kaplamış bu nedenle insanlar mağaralara çekilmişlerdir. Taştan, kemikten kesici, delici aletler yapmışlardır. Mağara duvarlarına resimler yapmışlardır.

Anadolu’da bu devirde insanların yaşadıkları Antalya Karain, Beldibi ve Göller Bölgesinde Belbaşı Mağaralarındaki buluntularla anlaşılmıştır. 

b)Orta Çağ(Mezolitik  M.Ö. 10.000-8000): Eski taşla yeni taş arasında bir geçiş dönemidir. Buzullar devrin sonlarında kutuplara doğru çekilmiştir. İnsanlar genellikle mağaralarda yaşamışlardır. Devrin sonlarında üretim faaliyetleri başlamıştır.(İlk defa) İnsanlar arasında klan örgütlenmesi gerçekleşmiştir. İlk heykelcikler bu dönemde görülür. Devrin sonlarında “Ateş” bulunmuştur. Türkiye’de bu dönemin önemli yerleşim merkezleri; Antalya’da Beldibi, Göller Bölgesinde Baradiz, Ankara çevresinde Macunçay, Samsunda Tekke Köydür.

 c)Yeni Taş(Neolitik-Cilalı Taş M.Ö. 8000-5500): Ateşin bulunması, yeni taşa geçişin sebebini oluşturmuştur. Devrin önemli özellikleri:

-Yerleşik hayata geçildi. Köyler kuruldu.
-Hayvanlar evcilleştirildi.
-Tarım üretimi yaygınlaştı. Saban kullanıldı.
-Özel mülkiyet başladı. Kölelik ortaya çıktı.
-Topraktan çanak çömlek yapıldı. Seramik sanatı başladı.
-Bitki liflerinden elbiseler yapılıp giyildi.
-Ölüler düzenli mezarlara gömüldü.(Menhir-Dolmen)
-Meslekler ortaya çıktı.
            Yeni taş devrinde Anadolu’da yaygın bir yerleşik hayat başlamıştır. Çayönü Güneydoğu Avrupa’da ve Batı Asya’da en eski üretim merkezidir. Çatalhöyük (Konyada) Anadolu’nun en eski şehridir. (Aynı zamanda dünyanın) Sakçagözü ve Tilkitepe de bu devrin yerleşim merkezlerindendir.

B)Maden Devri: 

a)Kalkolitik(Bakır-Taş): İnsanlık ilk olarak bakırı işlemiştir sebebi; bakırın bol bulunması ve işlenmesinin kolay olmasıdır. Bakırdan sonra; altın ve gümüş madenleri işlenmiştir. Bu dönemde yapılan eşyalar Bakır ve Taş karışımıdır. Dini inançlar şekillenmiştir. Bir Ana tanrıçaya tapılmıştır. 
b)Tunç Devri(Bronz): Bakır ve Kalayın karıştırılması ile Tunç yapılmıştır. Tunç sert bir madde olduğu için askeri amaçlı silahlarda kullanılmıştır. Dünyada ilk şehir devletleri ve imparatorluk bu devirde kurulmuştur. Ticaret yaygınlaşmıştır.
c)Demir Devri: Tunç devrinin sonlarında demir işlenmiştir. Ancak demirin yaygın olarak işlenmesi ve alet yapımında kullanılması yazının bulunmasından çok sonra olmuştur. Anadolu ve ön Asya da M.Ö. 1200 yıllarında demir kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu nedenle bazı tarihçiler demir devrini tarih öncesine almazlar. Altın ve Gümüşte aynı nedenle çağ kavramına dayanak yapılmamıştır.

Maden devri Anadolu tarihini aydınlatan önemli merkezler:

a)Hacılar(Burdur)
b)Truva(Çanakkale)
c)Alişar(Yozgat)
d)Alacahöyük(Çorum)

Tarih Öncesi Devirlerin Genel Özellikleri:

-Tarih öncesi devirler kesin sınırlarla birbirinden ayrılmazlar.
-Tarih öncesinin çağlara ayrılmasında; insanların kullandıkları araç ve gereçler esas alınmıştır.
-Tarih öncesi çağlar dünyanın her yanında aynı dönemde yaşanmamıştır. Nedeni insanlar arasındaki iletişim eksikliğidir. Mezopotamya Maden devrini yaşarken Avrupa Cilalı taş devrini yaşıyordu.
-Göçebe toplumlar ileri uygarlıklarla karşılaştıkları için birden fazla çağı aynı anda yaşamışlardır.
-Tarih öncesine ait bilgiler bütünüyle arkeolojik kazılara dayanır.
-Tarih öncesinde; eski taştan günümüze gelindikçe uygarlık basamak, basamak ilerler, yani yeni taş devrine göre maden devri uygarlığı daha ileridir.

UYARI: Anadolu Tunç devrinde tarih çağlarına girmiştir. İlk yazılı belgeler Asurlu tüccarlardan Kayseri Kül tepede kalan senetlerdir. Anadolu’da yazı Hititler zamanında kullanılmıştır(M.Ö. 1800). Anadolu’da üçüncü binde şehir devletleri kurulmuştur. Truva ve Alişarda bulunan tarihi eşyaların birbirine benzerliği Anadolu’da kültür bütünlüğü olduğunu gösterir. Anadolu’da siyasi bütünlüğü ilk olarak Hititler sağlayacaktır.

TAKVİM ve ZAMAN

-Zamanın ölçülmesi yöntemine takvim denir. İnsanlar gök cisimleri ile Dünya arasındaki ilişkiye dayanarak takvim düzenlemişlerdir. Takvimin düzenlenmesinde; dini ve sosyal ihtiyaçlar etkili olmuştur. Takvimler birçok uygarlığın katkısı ile günümüze gelmiştir. 
-Dünyada ilk takvim düzenleyen Sümerler olmuştur. Sümerler Ay yılı esasına göre bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır. Ay tanrısına inanmaları takvim geliştirmelerinde etkili olmuştur.
-İlk çağların en düzenli takvimini Mısırlılar geliştirdi. Mısırlılar zamanı Güneş yılı esasına göre ölçtüler. Bir yılı 365 gün, yılı 12 ay ve bir günü 24 saat olarak hesapladılar. Nil’in taşma zamanını öğrenme taşkınlardan korunma ihtiyacı takvim düzenlemelerinde etkili olmuştur.
-Romalılar da ilk çağda Mısır takvimini örnek alarak “Jülyen” adlı bir takvim düzenlemişlerdir.

Miladi Takvim
      Papa Gregorios tarafından Roma takviminin eksikliklerini gidermek için düzenlenmiştir (1572). Güneş yılı esasına göredir. Bir yıl 365 gün 6 saattir. Başlangıcı Hz. İsa’nın doğumudur. 
Hicri Takvim
      Hz. Ömer zamanında Müslümanlar tarafından düzenlenmiştir. Ay yılı esasına dayanır. Başlangıcı Hicrettir. Bir yıl 354 gündür.

Türklerin Kullandığı Takvimler

1) 12 Hayvanlı Türk Takvimi: En eski Türk takvimidir. İslamiyet’ten önceki Türkler tarafından kullanıldığı gibi günümüze kadar da bazı Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır. Bu takvim güneş yılına dayanır. Bir yıl 365 gün, 5 saattir. Her yıla bir hayvan adı verilmiştir. 12. Yıldan sonra tekrar ilk hayvana dönülmektedir. Aylar sayılar ile adlandırılmıştır.

2) Hicri Takvim: Türkler Müslüman olduktan sonra kullanmaya başlamışlardır.

3) Celali Takvimi: Büyük Selçuklu sultanı Melik Şah tarafından düzenlenmiştir. Güneş yılı esasına dayanır. Mali konularda kısa süreli kullanılmıştır.

4) Rumi Takvim: Osmanlılar tarafından mali alanda kullanılmak üzere düzenlenmiştir(1672). Güneş yılı esaslıdır. Başlangıcı Hicrettir. Bu takvim 1840 tarihinden itibaren tüm resmi işlemlerde kullanılmıştır.

5) Miladi Takvim: 26 Aralık 1925 tarihinde çıkartılmış bir kanunla diğer takvimler yürürlükten kaldırıldı. Miladi takvim kabul edildi.

Yüzyıl ve Bin yıl Kavramlarına Örnekler:
- 0 – 99: 1. Yüzyıl
- M.Ö. 200-299: M.Ö. 3. Yüzyıl
- M.Ö. 2500 = 3. Bin yıl
- 640: 7. Yüzyılın ilk yarısı 
-M.Ö. 640 yılı M.Ö. 340 yılına göre günümüze daha uzaktır.

TARİHİ YÜZYILA AYIRMA

TAKVİM ÇEVİRİLERİ

Miladi Yılın Hicri Yıla Çevrilişi:

        1877 Miladi yılını,hicri yıla çevirelim.İki takvim arasında 622 yıllık başlangıç farkı vardır.Ayrıca hicri takvimde bir yıl 354 gün iken miladi takvimde bir yıl 365 gün 6 saat’tir.İki takvim arasındaki 11 gün 6 saatlik fark 33 yılda bir yıl eder.

        Önce 1877 tarihinden 622 çıkılır.1877-622:1255 Daha sonra 33 yılda bir yıllık fark bulunur.1255/33:38.Son aşamada 1255 sayısı üzerine fazla yılların toplamı eklenir.1255+38:1293 Hicri yılı bulunur.

Hicri Yılın Miladi Yıla Çevrilişi:

1293 Hicri yılını miladiye çevirelim. 1293+622:1915 .1293/33:39 .1915-39:1876 
Miladi ve Rumi Takvimlerin Çevirisi:
İki takvim arasında 584 yıllık zaman farkı vardır.Miladi yıl Rumiye çevrilirken 584 çıkılır.2005-584:1421 Rumi yılı bulunur.Rumi miladiye çevrilirken 584 eklenir. 1421+584:2005.

ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİNDE KURULAN UYGARLIKLAR

M.Ö. 2.BİNDEN 6. YÜZYILA KADAR TÜRKİYE


HİTİTLER (M.Ö. 1800-700): Hititler Anadolu’ya Kafkasya üzerinden geldiler. Anadolu’nun yerli kavmi Hattileri egemenlikleri altına aldılar. Hattuşaş (Boğazköy) başkent olmak üzere “Labarna” adlı bir kral Hitit devletini kurdu.

Hititler Anadolu’nun ilk büyük ve merkezi devletini kurdular. Anadolu’nun büyük kısmına egemen oldular. Hititler bir çok krallığın birleşmesiyle oluşan Feodal bir devlettir. 
Hititlerle Anadolu tarih çağlarına girdi(yazı kullanıldı).
Hititler Güney Anadolu üzerinde Mezopotamya’ya inerek “Babil” kentini ele geçirdiler. Bu fetih Anadolu’nun yüksek Mezopotamya uygarlığını tanımasına sebep oldu. Hititler en çok Mezopotamya uygarlığının etkisi altında kaldılar.
Hitit tarihinde Kuzey Suriye’nin egemenliği için Mısırla yapılan savaşlar önemli bir yere sahiptir. M.Ö. 1296 tarihinde başlayan savaşlara Asurluların her iki devleti de tehdit edecek güce ulaşması üzerine M.Ö. 1280 tarihinde imzalanan “Kadeş” antlaşması ile son verildi. Bu antlaşma tarihin ilk yazılı antlaşmasıdır.
Hitit devleti M.Ö. 1200 yıllarında başlayan ve Ege-Trakya üzerinden gelen kavimlerin saldırısı ile yıkıldı. Anadolu üç yüzyıl karanlığa gömüldü. Hititler 9. yüzyılda Güney Anadolu da “Geç Hitit şehir devletleri”’ni kurdular. Bu devletlere Asurlular son verdiler.

FİRİGLER M.Ö.(750-600): 
        Frigler Anadolu’ya M.Ö. 1200 Kavimler Göçü sırasında Avrupa’dan geldiler. İlk çağda Kütahya çevresine Firigya denirdi. Buraya gelen ve devlet kuran kavme de Firigler dendi. Firig devletinin kurucusu Gordios’ tur. Başkentleri “Gordion” şehridir(polatlı yakınında). Firigler Hititlerin yıkılmasında etkili oldular. Sınırlarını Güney Anadolu’ya doğru genişlettiler. En önemli kralları “Midas” tır. Firigler Hitit uygarlığının etkisi altında kalmışlardır. Siyasal varlıklarına “Kimmerler” son vermiştir.

LİDYALILAR (M.Ö.700-546):
          Lidya; Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasındaki toprakların ilk çağdaki adıdır. Lidya devletini Giges adlı bir kral kurmuştur. Başkenti “Sard” şehridir. Lidyalılar sınırlarını doğuda Kızılırmak nehrine kadar genişlettiler. Krezüs zamanı Lidya’nın en parlak dönemi oldu.

Lidyalıların önemli tarihi rolleri;

a) Parayı icat etmeleri: İlk parayı Lidyalılar kullandılar. Para ticareti yaygınlaştırdı. Uygarlıklar arası iletişimi arttırdı.
b) Kral ticaret yolunu açmaları: Bu yol ilk çağların en önemli ticaret yoluydu. Efes’ten Mezopotamya’da Ninova’ya uzanıyordu. 
Lidya devletine Persler son verdiler. Orduları paralı ordu olduğu için Perslere kolayca teslim oldular.
Lidyalılar; topraklarının verimli olması ve ticaretle uğraşmalarından dolayı zengindiler. İleri bir uygarlığa sahiplerdi. Ticaret onları diğer uygarlıklarla tanıştırmıştı.

URARTULAR (M.Ö.9.YY-600): 
Urartu devleti; Hazar Denizi ve Malatya arasındaki topraklarda “Huriler” tarafından kuruldular. Başkentleri “Tuşpa” (Van) kentidir. Hayvancılık ve madencilikle uğraşan bir toplumun devletidir. Siyasal hayatları; Asur, Med ve İskitlerle mücadele içinde geçmiştir.Bu devlet İskitler tarafında zayıflatıldı ve Medler tarafından son verildi(M.Ö.600).

İYONLAR (M.Ö.750-545): 
İyonya, İzmir ile Büyük Menderes nehri arasındaki bölgenin adıdır. M.Ö. 1200 de gerçekleşen Kavimler Göçü Dorlar’ın Yunanistan’a girmelerine sebep oldu. Yunanistan’da yaşayan “Akalar”ın bir kısmı İyon yaya göç etti. Yerli halkla karışarak bölgede şehir devletleri kurdular. Bunların en önemlileri; Efes, Milet, İzmir ve Foça’dır. Bu devletler Akdeniz ve Karadeniz sahillerinde ticaret kolonileri kurdular. İyon devletleri uygarlıkta çok ilerlediler. Bu durumun en önemli nedeni; topraklarının Ön Asya’dan gelen ticaret yolları üzerinde bulunmasıdır. Bu durum onları gelişmiş uygarlıklarla tanıştırmıştır. İyonlar siyasal birlik oluşturamadılar. Ancak kültürel birlikleri vardı. İyonlara Persler son verdi(M.Ö.545).

NOT: Dünya uygarlığına en çok katkı yapan Anadolu uygarlığı İyonlardır. 

M.Ö. 2. Binden 6. Bine Kadar Türkiye’de kurulan Devletlerde Kültür ve Uygarlık:

Devlet Yönetimi: Anadolu devletlerini rahip krallar yönetirlerdi. Krallar kendilerini tanrıların temsilcisi olarak görürlerdi. Krallar; başkomutan, baş yargıç ve baş rahip yetkilerine sahiptiler. Anadolu devletleri monarşik ve teokratik bir devlet yapısına sahiplerdi.Hititlerde Tavananna denilen kraliçeler kraldan sonra en yetkili yöneticiydi. Hititlerde “Pankuş” adlı bir meclis de yönetimde söz sahibi idi. Bu meclisi asiller ve hanedan üyeleri oluştururdu. Pankuş meclisi; kralı yargılayabilir ve yetkilerini sınırlayabilirdi. Hitit kralları yeni krallık devrinde meclisin yetkilerini sınırlamışlardır. Krallar kendi yerlerine geçecek veliahtları atamaya başlamışlardı. Bu gelişme Hitit krallarının merkezi otoriteyi arttırmak istediklerini gösterir. Hititler eski krallık devrinde birçok krallığın birleşmesinde oluşan Feodal bir krallıktı. Daha sonraları yarı bağımsız kralların varlığına son verdiler. Onların yerine merkezden valiler atandı. Amaç merkezi yönetimi güçlendirmekti. İyonlar sırasıyla; krallık, oligarşi, ve demokrasi yönetimlerini yaşamışlardır. İyonlar özgürlüklerine düşkündüler. Demokrasi İyonya’da doğdu ve Yunanistan’ı etkiledi. İyonlar tarihlerinin son döneminde yöneticilerini halk oyuyla seçtiler. İlk çağın en ileri demokrasisini oluşturdular. 

Askeri Yapı: Anadolu devletlerinde daimi bir ordu yoktu. Eli silah tutan her erkek asker sayılırdı. Gerektiğinde paralı askerde orduya alınmaktaydı. Hititlerde kralın toprak verdiği asiller belli sayıda asker beslemekle yükümlüydü. Anadolu devletlerinin askerleri savaşa yaya olarak giderlerdi. Savaş arabası kullanılırdı. 



Yazı, Dil ve Edebiyat: Hititler ve Urartular Mezopotamya’nın çivi yazısını kullanmışlardır. Hititlerin kendilerine ait Hiyeroglif (Resim) yazısı da vardı. İyonlar, Lidyalılar ve Frigler Fenikelilerin alfabe yazısını kullanmışlardır. Hitit kralları yıllık faaliyetlerini tanrılara hesap verme düşüncesiyle “Anal” adı verilen yıllıklara yazdırmışlardır. Anallar Hititlerin tarih yazıcılığında ilerlediklerini gösterir. Anadolu’da Mezopotamya etkisiyle destanlar yazılmıştır. Mezopotamya destanları Hititçeye çevrilmiştir. Hititlerin en önemli destanı Kumarbi destanıdır. Frigler hayvan öyküleri yazıcılığı yapan ilk uygarlıktır. Anadolu edebiyatı Yunan edebiyatını etkilemiştir. İlyada ve Odise destanını İzmirli Homeros Atina’da yazmıştır

Hukuk: Hititler hukuk alanında Sümerlerin etkisinde kalmışlardır. Hitit kanunları özel mülkiyeti güvence altına almıştı. Kanunları insancıldır. Pek çok suçun cezası tazminat olarak ödetilirdi. Ölüm cezası nadiren uygulanırdı. Hititler ilk çağın en ileri aile hukukunu geliştirmişlerdir. Evlilikler resmi nikâhla yapılıyordu. Kızlar evlenirken çeyiz götürdükleri için miras sadece erkek çocuğa kalırdı. Frigler ve Hititlerde toprak hukuku gelişmişti. Friglerde öküz öldürme ve saban kırmanın cezası idamdı. Bu durum Anadolu devletlerinin ekonomilerinin tarıma dayalı olarak geliştiğini gösterir.

Ekonomik ve Sosyal Hayat: Anadolu da ekonomik ve sosyal hayatın temelini tarım ve hayvancılık teşkil etmekteydi. Topraklar kral adına ekilirdi. Kişilerin özel mülkiyeti olan topraklarda vardı. Hititlerde Osmanlılardaki tımar sistemine benzeyen toprak sistemi vardı. 

- Urartuların ekonomilerinde madencilik ve hayvancılık gelişmiştir. Doğu Anadolu da maden boldur. Toprak yapısı ve iklim tarıma uygun değildir. Bu nedenle madencilik ve hayvancılık ön plana çıkmıştır. 

- Firiglerde; kuyumculuk, dokumacılık, tarım ve hayvancılık gelişmiştir. Friglerin “Tapates” adı verilen halıları ünlüdür. 

- Lidyalılar ve İyonlarda ekonomi özellikle ticarete dayanıyordu. Bu devletler ticaret yolları üzerinde bulundukları için ticarette ilerlemişlerdir. Lidyalılar Kral yolunu açma ve parayı kullanmaları ile ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Ticaret uygarlıklar arası iletişimi hızlandırmıştır. Dünya uygarlığının gelişmesine katkı yapmıştır. İyonlar denizlerde kolonicilik yapmışlardır. Lidyalılar kara ticaretinde ileri gitmişlerdir. 
NOT: Lidyalılar tarihte ilk para kullanan devlettir(M.Ö. 680).

         Anadolu devletlerinde halk sosyal sınıflara ayrılmıştır. Hititlerde halk hürler ve köleler olarak ikiye ayrılırdı. Köleler savaş tutsaklarından oluşurdu. Bedel ödeyebilen kişi kölelikten kurtulabilir ve hür bir kadınla evlenebilirdi. Köleler mülk sahibi de olabilirdi. Mısır ve Mezopotamya’ya göre Anadolu’da sosyal sınıflar arasındaki uçurum azdır. Anadolu devletlerinde baba erkil bir aile yapısı vardır. 
          Din ve İnanış: Anadolu da çok tanrılı bir inanç şekli vardı. Tanrılar insan şeklinde düşünüldüğü için tapınaklar tanrı evi olarak yapılmıştır. Tanrıların insan şeklinde düşünülmesi heykelciliği geliştirmiştir. Hititlerde rahiplik seçkin bir meslek olduğu için prenslerde bu mesleği yaparlardı. Hititlerde ibadetin temeli temizlikti. Frigler, Urartular ve Lidyalılar ölülerini kaya mezarlarına koyarlardı. Ölüler eşyalarıyla birlikte gömülürdü. Bu olay öldükten sonra dirilişe inanıldığını gösterir. Anadolu dini inançta özellikle Mezopotamya ve Yunanistan’ın etkisinde kalmıştır. Hitit ve iyonlarda öldükten sonra diriliş inancı zayıftır. 
           Sanat: Anadolu’da sanat ve bilimin gelişmesinde Mezopotamya ve Mısırın önemli katkıları olmuştur. Sebebi bu iki uygarlığın oluşum tarihi Anadolu’dan daha öncedir. Anadolu’da en çok mimari gelişmiştir. Hititler’de saray, tapınak, heykel, köprü, kabartma ve dokuma sanatı gelişmiştir. En önemli eserleri; Boğazköyde ki yazılı kaya açık hava tapınağı ve Konya da ki İvriz kabartmalarıdır. 
         Urartular’da kaya mimarisi gelişmiştir. Kayaları oyarak yaptıkları mezarlar, kaleler ve su kemerleri ünlüdür. Van’a 80 km. uzaktan kanalla su getirmişlerdir. Sanatlarında Mezopotamya’nın etkisi görülür. Maden işlemede en ileri giden Anadolu devletidir. 

         Firigler’de; kaya mimarisi, seramik ve dokuma sanatları gelişmiştir. Firigler kayaları oyarak açtıkları oda ve koridorları ev, mezar ve tahıl deposu olarak kullanmışlardır. En ünlü eserleri “Midas Mezarıdır”. Lidyalılar’da; kuyumculuk, heykelcilik, ve saray mimarisi gelişmiştir. 

        İyonlarda özellikle mimari gelişmiştir. Efes Tiyatrosu, Artemis Heykeli, ve Diana tapınağı önemli İyon sanat eserleridir. Lidya ve İyon sanatında Yunan sanatının etkileri görülür. Bu olay ticaret yolu ile iletişim kurulmasının ve coğrafi yakınlığın bir sonucudur.
NOT: Mimaride en ileriyi giden İyonlardır. Sebebi; İyonların ticaretle diğer uygarlıkları tanımaları ve ekonomik alanda ileri olmalarıdır. Anadolu da sanatın gelişmesinde dini inançlar etkili olmuştur.

Bilim: Anadolu da bilimin gelişmesinde Mısır, Mezopotamya ve Yunan uygarlıklarının etkili olmuştur. Anadolu da; edebiyat, astronomi, tıp ve tarih bilimleri gelişmiştir. Hitit Analları(Yıllıkları) tarihçiliğin ilerlediğini gösterir. 

Bilimde en ileri giden Anadolu devleti İyonlardır. İyonya’da felsefe gelişmiştir. Bu olay İyonlarda fikir hürriyetinin varlığını gösteriyor. İyonların yetiştirdiği önemli bilim adamları şunlardır:

Tales: Astronomi, geometri ve felsefede çığırlar açmıştır. Geometri yardımıyla Mısır Piramitlerinin yüksekliğini hesaplamıştır. M.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde güneşin tutulacağını önceden hesaplamıştır. 
Pisagor: Astronomi ve matematik alanında yaptığı çalışmalarla tanınır. Dünyanın düz değil küre şeklinde olduğunu açıklayan ilk bilim adamıdır. 

Ayrıca; Hipokrat tıp alanında, Heredot tarih alanında, Aneksimenes astronomi alanında ilerleyen İyonlu bilim adamlarıdır.
NOT: Anadolu da kurulan ilk çağ devletleri içerisinde dünya medeniyetine en çok İyonlar katkı yapmışlardır. 

M.Ö 6. Yüzyıldan 11. Yüzyıla Kadar Türkiye 

Persler: M.Ö. 545 tarihinde Lidya ve İyon devletlerini ortadan kaldıran Persler Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Onların Anadolu da ki yönetimleri sırasında Anadolu dört Sadraplık’a (eyalete) ayrılmıştır. Persler ticaretin gelişmesi için ticaret yollarının güvenliğine önem vermişlerdir. Anadolu’da onlardan kalma önemli bir uygarlık eseri bulunmaz. Yalnızca Zerdüştlük dini Anadolu’da yayılmıştır. Perslerin Anadolu da ki varlığına Makedonyalı Büyük İskender son vermiştir (MÖ 330). 

NOT: Persler İran’da kurulmuşlardır. Kültür ve uygarlık alanında Mezopotamya’nın etkisi altında kalmışlardır. Mimaride sarayları ünlüdür. Tarihte ilk altın parayı kullanmış ve ilk düzenli posta teşkilatını oluşturmuşlardır. Ticarete önem vermişlerdir. Dinleri Zerdüştlüktür. Merkezi karakterli bir imparatorluktur. 
Makedonya Kralı Büyük İskender’in Asya Seferi ve Helenistik Krallıklar
Perslerin Anadolu’da ki varlığına Makedonyalı Büyük İskender M.Ö. 334 tarihinde başlayan Asya seferi ile son vermiştir. İskender Asya Seferi sonucunda; Anadolu, Mısır, Suriye, Irak, İran ve Hindistan’ı fethetti. Arabistan’a Yürümeye hazırlanırken Babil’de öldü. Kendinin ölümünden sonra devleti Asya, Mısır ve Makedonya krallığı olarak üçe ayrıldı. Anadolu Asya Krallığının (Salevkoslar) egemenliğinde kalmıştır. Asya Krallığı parçalanınca Anadolu’da dört tane Helenistik devlet kurulmuştur. Bunlar:

a) Kapadokya Krallığı: Orta Anadolu da kurulmuştur.
b) Pontus Krallığı: Karadeniz bölgesinde kurulmuştur. 
c) Bitinya Krallığı: İç batı Anadolu bölgesinde kurulmuştur.
d) Bergama Krallığı: Ege bölgesinde kurulmuştur.
         Helenistik krallıklar içerisinde uygarlıkta en ileri giden krallık Bergama Krallığıdır. Bu dönemde Bergama ve Antalya önemli uygarlık merkezi olmuştur. Bergama Krallığından kalma Zeus tapınağı, Bergama Kütüphanesi ve Bergama Hastanesi ünlüdür. Parşömen kağıdı da Bergama’da icat edilmiştir. Bergama ilk çağlarda bilim ve kültür merkezi konumundaydı. Kütüphanelerinde 200.000 kitap vardı. Helenistik krallıklar devrinde Anadolu’da uygarlık ilerlemiştir. 

Helenistik Medeniyet(M.Ö. 330-30): 

          Makedonyalı büyük İskender’in Asya seferinden sonra Doğu ve Batı medeniyetlerinin karışması sonucu oluşmuştur. Bu medeniyetin önemli merkezleri; İskenderiye, Antakya ve Bergama dır. Büyük İskender Yunanistan’dan götürdüğü halkı doğu memleketlerine yerleştirmiştir. Bu durum uygarlıkları birbirine yaklaştırmıştır. Bu dönemde Yunan mimarisi ön Asya’ya yayılmıştır. Doğu milletlerinin felsefeleri ve devlet yönetimi anlayışları Yunanlıları etkilemiştir. Helenistik medeniyette felsefe, coğrafya ve fen bilimleri gelişmiştir. Önemli bilim adamları;

Arşimet: Matematikçi ve fizikçidir. Suyun kaldırma gücünü bulmuştur. 
Eratostanes: Astronomi bilginidir, dünyanın ilk defa çevresini hesaplamıştır.
Batlamyus: Dünyanın ilk defa haritasını yapmıştır. Eserleri İslam coğrafyalarına örnek olmuştur. Trabzonludur.
Helenistik medeniyetten kalma en önemli sanat eseri; İskenderiye Feneri ve Rodos Heykelidir.
NOT: İslam medeniyetini en çok etkileyen medeniyet Helenistik medeniyettir.

 

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol